Paris, Şatolar , Sanat ve Gastronomi

İstanbul – Paris
Programımızın ilk günü Paris’in sembolik ve en güzel anıtlarından, dünyanın en ünlü Opera Binası Opera Garnier’yi gezeceğiz. Kentin ilginç bölgelerini göreceğimiz bir şehir turunun ardından gezi boyunca konaklayacağımız, Paris’in en hoş bölgelerinden Saint Germain des Pres’de bulunan otelimize yerleşiyoruz.

https://all.accor.com/hotel/9685/index.fr.shtml

“Dünyada ziyaret edilmesi gereken engüzel 15 şato” içerisinde görkemi ve anıtsallığıyla ilk sırada yer alan Versailles Şatosu’na gidiyoruz. İnsan dehasının ve klasik mimarinin bir başyapıtı olan şatoda kral ve kraliçenin daireleri, Aynalar Galerisi, Fransa Tarihi Müzesi (Muse e de l’Histoire de France) ve birçok sanat eserini görmenin yanında, Güneş Kral 14. Louis’den Marie-Antoinette’e, Fransa tarihinin o nemli isimlerinin yaşamından “özel” kesitler dinleyeceğiz.

Öğleden sonra, Hristiyanlığın en o nemli kutsal emanetlerini barındırmak amacıyla 13. yüzyılda inşa edilen Fransa’nın sıra dışı Orta Çag yapılarından, Gotik Mimari şaheseri La Sainte Chapelle’i görmeye gidiyoruz. Kraliyetin şapeli olan bu büyüleyici yapı Ülusal
Anıtlar içerisinde en çok ziyaret edilenler arasında 3. Sırada karşımıza çıkıyor. Fransa Hanedanı (Capetiens) Monarşisi’ni yu celtmek amacıyla hazırlanmış 1113 (Binyüzonüç) adet vitraya sahip bu mabet ziyaretçilerine bambaşka bir atmosfer sunuyor. Daha sonraki dönemlerde yaşadıkları yapıların prestijini arttırmak isteyen kral ya da prenslerce örnek
alınır ve 13 ile 16. yu zyıllar arasında tu m Fransa’da sadece 10 adet kraliyet ve prenslik
ailelerine ait kutsal şapel inşa edilir.

Louvre Müzesi, Kraliyet Sarayı Bahçesi ve Paris’in ünlü pasajları
Orta Çağ kalesinden dünyanın en büyük müzesine, kraliyet bahçesinden sanat dolu, kamuya açık bir parka… Böyle bir müzenin tamamını sınırlı bir zaman diliminde gezmenin  mümkün olmadığının farkındalığıyla günün ilk bölümünü özellikle İtalyan ve Fransız sanatçıların dünyaca ünlü tablolarının önde gelenlerine ayırıyor, başlıca akımlara değiniyoruz. öğle arasındaki serbest zaman dilimi, dileyen katılımcılara müzenin farklı bölümlerini görme olanağı sunuyor.

Günün geri kalanını, Parislilerin 18. yüzyıldan günümüze gözde uğrak yeri, eğlence ve sosyalleşme mekanlarının, kafeler, restoranlar ve tiyatroların bulunduğu bölgeye ayırdık. Gezimize, giriş bölümünde daha çok sanatçı Daniel Buren’in adıyla anılan “İ ki Platform” adlı enstalasyon çalışmasının bulunduğu Jardin du Palais Royal ile başlıyoruz. Burası aynı zamanda üstü kapalı galeri ve pasajların ortaya çıktığı yerdir. Ardından Paris’in bu yapılarını, yapıldığı dönemlerdeki yaşantıyı ve şaşırtıcı yönlerini birlikte keşfediyoruz. Gezimizin üçüncü akşamını gezginlerimizin Aşıklar Şehri Paris’in tadını diledikleri gibi çıkarabilmeleri için serbest bıraktık. Paris’te seçenekler çeşitlidir. Romantik bir akşam yemeği, Saint Germain’de bir Jazz Kulübuü , Opera Garnier/Bastille ya da Palais des
Congres’de bir gösteri gibi…

Fontaineblau Şatosu ve Barbizon Ekolü
Bugün 800 yıllık geçmişe sahip, en uzun süre hükümdarlara ev sahipliği yapan, “kralların 5 yıldızlı konutu” Fontaineblau Şatosu’na gidiyoruz. Napolyon “Yüzyılların Evi, Kralların gerçek konutu” unvanını veriyor. Sanat Tarihçileri ise “En Maniyerist” olarak tanımlıyor.
“Prestijli orta çağ kalıntıları” denilen avkoşku , Rönesansın zarafetle işlenmiş zengin  dekorasyonuyla, Fransa için tamamen yeni, coşkulu bir tarza kavuşup kral François İ’nin enbegendig i ikametğaha dönüşür. “Fontainebleau Okulu” akımının sanatsal yuvası haline gelir. Ardılları da bu yapıyı güzelleştirmeye devam ederler. Önce François İ’nin şatosu sonra da Napolyon’un sarayı olan bu yapı Avrupa’nın en geniş parteri (çiçek bahçesi), 40.000’in u zerinde sanat eseri ve daha birçok ilginç özelliği ile öne
çıkıyor
.
Günün diğer önemli durağ ı;“Doğa, Sanat ve Tarih Aşıkları” için ideal bir bölge; Barbizon. Resim sanatına damgasını vuran ünlü ressamların yine dünyaca ünlü eserleri yarattığı dönemin küçük bir koyudur burası. 1830’larda Paris’teki sanayileşmeden kaçan sanatçılar Fontainebleau Ormanı kenarındaki bu küçük yerleşime gelirler. İçlerinde The odore Rousseau, Camille Corot ve Jean-François Millet gibi isimlerin bulunduğu bir grup İngiliz ekolunu örnek alır ve Fransa’da dog a manzarası çalışmalarına adanmış ilk resim okulunu kurar. Biz de o dönemin atmosferini yaşamaya, ikonik sanatçı Jean-François Millet’nin resim tarihine bıraktığı izleri keşfetmeye gidiyoruz.

Chantilly Şatosu – İstanbul
Gezimizi çevre halkının “Lacre me delacre me” diye gururla bahsettii i Chantilly Şatosu ile tamamlıyoruz. Bu yapı kompleksi çok sayıda farklı o zelliğe sahiptir ve böylelikle diğerlerinden ayrılır. 14 ve 19. yüzyıllar arasında yapılan eserler açısından Fransa’da
Louvre Müzesi’nden sonra en olağanüstü resim koleksiyonuna sahiptir. Bunu yanında içerisindeki müzede çok değerli Orta Çağ el yazmaları sergilenmektedir.

Bahçeler, Güneş Kral 14. Louis’nin “peyzaj mimarı” Andre Le No tre’un en dikkat çekici eserlerinden biridir. Ünlu bir İsviçre saat markası her iki yılda bir burada, devletin de desteğiyle “Dünyanın En Güzel Arabaları Yarışması” adı altında Sanat ve Zarafet temalı bir organizasyon düzenler. Meşhur kremanın (krem şanti) ilk ortaya çıktığı yer efsanesinin doğruluğu tartışılıyor olsa
da kremalı tatlıları pek ünlüdür. Gezimizi farklı tatlarla donatıp tamamlıyor ve ardından havaalanına geçiyoruz.